Kırık Cam Teorisi Bize Ne Anlatıyor
Son dönemde adına sıklıkla rastladığımız bir teori: Kırık Cam Teorisi… Peki bu teori bizler için tam olarak ne ifade ediyor. Kırık cam teorisi ya da bir başka ifadeyle kırık pencere teorisini daha iyi kavramak için bazı somut örneklere ihtiyacımız var. Örnek vermek gerekirse yolda yürüyorsanız ve elinizde dondurma var. Dondurmayı tamamen bitirdiniz ve elinizde çubuk kısmı kaldı. Onu atacak bir yer arıyorsunuz ancak ne yazık ki görünürde herhangi bir çöp kutusu yok.
Bu durumda bulunduğunuz çevre, plastik şişelerin, kağıt parçalarının, sigara izmaritlerinin atıldığı bir mekansa o çubuğu oraya atıvermeniz çok daha kolaylaşıyor. Öte yandan söz konusu mekanda sizden önce hiç çöp atılmamışsa siz de bu kurala bir şekilde psikolojik olarak uymak durumunda kalıyorsunuz ve çöp kutusu bulana kadar ilerliyorsunuz. Bu örnekleri yaşamın her alanında çoğaltmak mümkün.
Toplumu Şekillendirmek Adına Etkili Bir Yöntem
Cam teorisi iyi bir toplum mühendisliği açısından son derece kritik bir kavram. Temelde bir toplumda herhangi bir aşınma, bir bozulma söz konusu ise bunun hızlı bir şekilde, katlanarak devam edeceği inancını benimsiyor. Tam tersi toplum belli bir düzen içindeyse de o düzenin pekişeceğini savunuyor.
Profesör Zimbardo’nun daha önce Kırık Cam Deneyi başlığı altında gerçekleştirdiği pek çok çalışma söz konusudur. Örneğin bir deneyde aynı marka iki araç, bir zengin, bir de fakir bir sokağa bırakılmıştır. Birkaç saat sonra yoksul mahalledeki araba ciddi bir hasara uğrarken, diğer araç olduğu gibi durmaktadır. Sosyal ve ekonomik statü, ortak mekansallıkla bir araya geldiğinde suça kolektif olarak eğilim artıyor.
Kırık Cam Deneyi
Araştırmacılar bir süre sonra bu deneyin kapsamını bir nebze değiştirmeye karar verdiler. Zengin mahalledeki arabanın camlarını kırma fikrini ortaya attılar. Camların kırılmasından sonra fakir mahallede geçtiğimiz hafta oluşan tablo bu defa zengin mahallede de gerçekleşti. Yani kısacası camların kırılmasından sonra, zengin mahallede hırsızlık ve Vandalizm kendini hissettirmeye başladı. Suçun yaygınlaşması ve normalleşmesi açısından elbette toplumsal çevre büyük bir rol oynamaktadır; ancak araştırmacılar bu tip durumların sadece yoksullukla açıklanamayacağını kanıtlamış oldular.
Kanunsuzluğun vücut bulduğu bir ortamda kuralların hiçe sayıldığı bir düzende, suç işlemek daha kolay bir hale gelir. Nihayetinde zaten kırılmış bir cama daha fazla zarar vermek hiçbir zaman dikkat çekmeyecektir. Bu suça ortak olmak, artık o kadar da korkutucu gelmeyecektir. Camın kırık olması, psikolojik olarak aracı da değersiz kılmıştır. Bir başka deyişle; suç, suçu doğuracaktır. Zaten kırık cam teorisinin de temelinde yatan nokta
Yeni Suçların Önüne Geçiyor
Somut örnekler üzerinden pekiştirilen kırık cam deneyi o yıllarda ciddi bir ses getirdi. Suça olan eğilimiyle her zaman ürkütücü bir mekan haline gelmiş olan New York metrosu üzerinde yeni bir çalışma yapıldı. Bu çalışma, kırık cam teorisinin pratik olarak uygulanması amacıyla tasarlandı. Buna göre metro ve çevresinde suç duygusu uyandıran bütün duvar yazıları silindi, çöpler büyük bir titizlikle temizlendi.
Daha da önemlisi hırsızlara karşı bir süre çok ciddi tedbirler alındı. Metro kısa bir süre sonra suçun merkezi olmaktan uzaklaştı ve güvenilen bir mekan haline geldi. İnsanların kanunlara uygun hareket etmesi ve etrafı temiz tutması adına kırık cam teorisinden faydalanıldı. Kimse yere çöp atmaya cesaret edemedi, daha büyük ölçülerde suçlar tarihe karıştı.
Umursamaz Toplumlarda Suç Oranları Daha Yüksek
Elbette kırık cam teorisi keskin kurallar barındırmıyor. Bu sadece çok başarılı sonuçlar veren bir öngörü olarak değerlendirilebilir. 30 ayrı camın olduğu bir apartmanda bir tek kırık cam uzun yıllar onarılmıyorsa, diğer camların kaderi de bir noktadan sonra aynı olmak durumundadır. Bir ülkede belli bir kesim umutsuzsa, bu umutsuzluk dalga dalga diğer kitlelere de sirayet edecektir. Böyle umursamaz toplumlarda suça olan eğilim daha da yüksek olacaktır. Teoriden ilerleyen yıllarda pek çok kurum ve kuruluş yararlandı. Teori, ufak görünen bazı sorunların ileride büyük kaoslara dönüşebilme potansiyeline dikkat çekiyor. Ufak tefek taşkınlıklar önemsenmezse, toplum bundan güç alabilir ve ortaya kitlesel suçlar çıkmaya başlar. Disiplinli bir toplum yaratmak için oluşan en ufak çatlak bile onarılmalıdır. İyi örnekler, yeni iyi örnekleri, kötü örneklerse yeni kötü örnekleri çoğaltır.
Selamlar. Bence yoksulluk şidete baş vurmanin hırsızlık olaylarına karışmanın en başlıca sebeplerinden biridir.
Şiddetin ve hırsızlık olaylarının yoksullukla falan alakası yoktur. İnsanın yaptığı kötü davranışın bahanesi olamaz.
Bunca yazıdan bunu mu anladınız? Yazıyı ilk paragrafta okuyup bırakmayınız