7 Maddeyi Hayatınıza Dahil Edip Kanser Riskini Yok Edin
Şu ana dek tıp dünyasında kanser konusunda her ne kadar çok radikal hamleler atılamamış olsa da en azından bizler beslenme düzenimize dikkat ederek bu riski minimize edebiliriz. Artık bazı besinlerin ve maddelerin kansere karşı nasıl bir kalkan görevi üstlendiğini biliyoruz. Özellikle de doğal beslenme yöntemlerini benimseyerek kansere yakalanma olasılığını kendi adımıza düşürebiliriz. Kanser teşhisi konulduktan sonra bu tarz besinlerin pek bir anlamı yok, önemli olan kansere yakalanmadan önce bu doğru beslenme düzenini benimsemek. Kanser riskini azalttığına inanılan bazı maddeleri sizin için bu yazıda bir araya getirdik.
1. Beta Glukan
Beta Glukan olarak bilinen maddeye yulaf, mantar ya da tahıllarda sıklıkla rastlıyoruz. Bu maddenin kolesterolün düşürülmesinde çok önemli bir role sahip olduğu bilinir. Aynı zamanda bağışıklığa destek olacak doğal öldürücü hücrelerin aktifliliğini de artırır. Bu hücreler NK olarak da bilinir. Beta Glukan maddesi bilhassa da mide ya da kalın bağırsak kanser türlerine karşı son derece etkilidir. Barındırdığı liflerden dolayı haftada birkaç defa tüketmek, bağışıklığınız kadar sindirim sisteminizi de destekleyecektir. Beta glukan normal şartlarda kan kolesterolü üzerinde son derece etkili bir maddedir. Beta glukanın yarattığı etki son dönemlerde ortaya çıkarılmıştır. Yulaf ve beta glukan arasındaki güçlü ilişki ilk olarak 1981 senesinde ortaya konmuştur.
2. Resveratrol
Resveratrol maddesine daha çok yaban mersini, koyu renk erik ya da böğürtlen gibi besinlerden alıyoruz. Resveratrol aynı zamanda yaşlanma karşıtı olan proteinleri de devreye sokuyor. Genel anlamda hücrelerin yaşama süresini uzatan bu mucizevi maddenin kansere karşı da etkili olduğu biliniyor. Gün içinde yediğimiz meyveler arasında mutlaka bu tarz meyvelere yer vermeye çalışalım. Resveratrolün bilhassa da meme ve pankreas kanserlerine karşı olduğu iddia ediliyor. Kırmızı üzümde ve kabuğunda resveratrole bol miktarda rastlayabilirsiniz. Üzümdeki antioksidan etki, büyük ölçüde bu maddeyle beraber sağlanır. İlk olarak Japon tıbbında keşfedilmiştir. En fazla siyah üzüm kabuğunda yer alan resveratrol, kanser yapıcı oluşumlara ve mantar eneksiyonlarına karşı oldukça etkilidir.
3. Curcuma Longa
Bilim dünyasında “Curcuma Longa” olarak bilinen madde halk arasında zerdaçal olarak tanınır. Zerdeçal isimli mucizevi besinin içinde bulunan kurkuminler, önemli bir iltihap gidericidir. Toz şeklinde ya da taze olarak değerlendirilebilir. Zerdeçal bitkisinden elde edilen bu besin, özellikle de Asya mutfağında çok yaygın bir şekilde kullanılır. Diğer yandan zerdeçal son dönemde gıda takviyesi olarak da kullanılır. Yakıcı bir tadı olsa da yemeklere özel bir lezzet katan zerdeçal, ilaçlarda da kullanılmaya başlanmıştır. Diğer yandan da gıda veya kozmetik ürünlerde renklendirici bir rol oynar. Ana bileşeni curcumin olan besin beyin fonksiyonlarını da olumlu yönde etkiler. Zerdeçalın pek çok kanser türüne karşı da doğal bir kalkan oluşturduğu bilinir.
4. Likopen
Likopen oldukça güçlü bir antioksidandır. Bu maddeye özellikle de domates, karpuz ve kayısı benzeri besinlerde rastlıyoruz. Likopen bakımından zengin, kırmızı ve turuncu renklerin ön planda olduğu besinler tüketmek, kansere karşı doğal bir kalkan olarak kabul görür. Bu maddenin bilhassa rahim ağzı kanseri ve prostat kanserlerine karşı etkili olduğu öne sürülür. Son dönemde yayınlanan bilimsel makaleler de bu bilgiyi pekiştirir. Gıdalar içinde ölçülen en kuvvetli antioksidan olan likopen, sadece kanser değil aynı zamanda kalp rahatsızlıklarında da etkili sonuçlar verir. Meyvelere kırmızı rengi veren bir madde olan likopen, karotenoid sınıfına mensuptur. Bol miktarda pembe greyfurt, domates, karpuz, ketçap, salça tüketerek likopen takviyesi alabilirsiniz.
5. Konjuge Linoleik
CLA olarak da bilinen Konjuge Linoleik, genel anlamda obezite benzeri sorunlara karşı olumlu etkiler barındırır. Özellikle de yoğurt ve süt benzeri ürünlerde bolca rastlanılan Konjuge Linoleik, aynı zamanda kansere karşı güçlü bir etkiye de sahiptir. Tabi uzmanlar günlük kullanımının abartılmaması gerektiğini savunuyor. Diğer yandan bu ürünler sayesinde edindiğimiz probiyotikler sayesinde güçlü bir bağışıklık elde etmek de olasıdır. Yağ yakımını artırmak ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek adına Konjuge Linoleik maddesi içeren besinleri tüketebilirsiniz. CLA’nın diğer yandan önemli bir antioksidan olduğu da vurgulanır. Kanser oluşumlarına karşı etkili olmasının yanında kas artışını sağlar ve metabolik hızı artırır. Son olarak insülin direncini azatlığını da ifade etmemiz mümkündür.
6. Allil Sülfür
Allil sülfür maddesine daha çok sarımsakta rastlıyoruz. Bu değerli maddenin DNA hasarlarını onaran bir yönü olduğunu biliyorduk. Son dönemde yapılan araştırmalar Allil Sülfür maddesinin hem bağışıklığı artırdığı hem de kanseri önlediği söyleniyor. Özellikle mide ve kalın bağırsak gibi kanser türlerine karşı etkili olduğu iddia ediliyor. Uzmanlar sarımsağın çiğ şekilde tüketilmesinin yararlı olan maddeleri muhafaza etme noktasında daha önemli olduğunu vurguluyor. Sarımsağın haricinde brokoli, pırasa ve karnabahar gibi besinlerde de Allil Sülfür maddesine rastlayabilirsiniz. Sarımsağın diğer faydalarını sıralamakla bitiremeyiz. İlk olarak Hindistan taraflarında yetiştirilen ve tüm dünyaya yayılan sarımsak, neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Böyle bir besine kolayca ulaşabildiğimiz ve tüketebildiğimiz için gerçekten de çok şanslıyız.
7. OMEGA 3
Yararlarını her zaman her yerde okuduğumuz OMEGA 3’ün kansere karşı da etkili bir silah olduğunu biliyor muydunuz? Keten tohumunda, cevizde ya da semizotu gibi besinlerde yüksek düzeyde var olan OMEGA 3, adeta bir şifa deposudur. Meme, prostat ve kalın bağırsak gibi kanser türlerini önlediği savunulan OMEGA 3, balıkta da bol miktarda yer alır. Buğulama şeklinde haftada bir defa balık tüketmenin bu yönde son derece önemli bir yeme-içme alışkanlığı olduğu bilinir. OMEGA 3 yönünden zengin besinleri tüketen kişilerin, sadece kanser değil aynı zamanda kolesterol ve kalp-damar hastalıklarına karşı da etkili bir kalkana sahip olduklarını ifade edebiliriz. Avokado, soya fasulyesi, somon, chia tohumu, lahana, kanola yağı gibi besinlerde OMEGA 3’e bol miktarda rastlıyoruz.