Malum, son günlerde yine depremlerle yatıp depremlerle kalkıyoruz. Her depremde gündeme gelen tartışmalardan bir tanesi de hayvanları gerçek anlamda depremi önceden hissedip hissetmediğidir. Bu konuda farklı görüşler olsa da hayvanların depremi önceden hissetmesi, kesinlikle bir şehir efsanesinden ibaret değil! Bilimsel açıdan da bu konuda belli hayvanlar üzerinde pek çok araştırma yapılmış durumda.
Çoğumuz depremden kısa bir süre önce bazı hayvanların huysuzlanmaya başladığına, garip davranışlar sergilediğine tanıklık etmişizdir. Özellikle deprem anlarına dair pek çok görüntüde, evlerde beslenen köpeklerin depremden önce yoğun şekilde havlamaya başladıkları, kameralara yansımıştır. Köpek balıkları, filler ve köpekleri bu konuda özellikle ön plana çıkarmakta yarar vardır. Kimi köpek sahipleri bunu bir adım ötesine götürerek köpeklerinin sadece deprem değil yaklaşan yağmurun da farkında olduğunu iddia eder.
Bu konu herkesin ilgisini çeken bir konu olmasına rağmen bilimsel araştırma sayısı yine de sınırlı düzeydedir. Depremin tam anlamıyla ne zaman olacağı insanlar tarafından saptanamayacağı için yapılan araştırmalarda da hayvanların davranışları üzerine kontrollü bir çalışma yapmak pek mümkün olamıyor.
Bu sebepler esasen %100 olarak ifade edilen bilimsel kanıtlar yoktur; fakat bu konudaki anekdotlar, tatmin edici açıklamalara zemin hazırlamıştır. Halk arasında altıncı his olarak ifade edilen bir duyudan söz edilse de bunun bilimsel bir karşılığı yoktur. Bundan ziyade bilim alanında hayvanların bu tarz durumları erkenden fark etmeleri, keskin duyu becerilerine bağlanır. Özellikle işitme duyularının son derece gelişmiş olmaları, bu durumun en önemli nedenlerinden birisidir.
İnsanların 20-20,000 kilohertz arasında değişmekte olan sesleri duyabildiklerini biliyoruz; ancak hayvanlarda bu aralık çok daha farklıdır. Onlar, işitme konusunda son derece hassas olabiliyorlar. Bilhassa köpekler, yarasalar, filler ya da geyikler, işitme becerileriyle ön plana çıkar. Pek çok hayvanın bariz şekilde hissedebildiği sesler, biz insanlar için yok hükmündedir. Bilindiği üzere deprem aşamasında öncelikle tektonik levhaların birbirine sürtünür. Bu hareket, kısa süreli enerji patlamalarına sebep olur. Bu sürtünme infrasonik olarak ifade edilen bir ses çıkartır. Bu düşük frekanstaki sesleri bizim duymamız olanaksızdır; ancak bazı hayvanlar bunu kolayca duyabilir.
Felaketleri daha önceden algılama konusunda tek yetenekli olan hayvanlar, kara hayvanları değildir. Denizlerde yaşayan pek çok hayvan da bu konuda epey yeteneklidir. Bu noktada belirleyici olan şey hidrostatik basınç olmaktadır. Bu tip kasırgalar, su basıncını hızlıca değiştirir ve deniz canlıları bölgeden uzaklaşmaya başlar. Bilim insanları bu durumu suda yaşayan hayvanların kimyasal değişimleri sezme yetenekleri ile açıklıyor.
2009 senesinde İtalya’da gerçekleşen depremden bir gün önce kurbağa sürüsü bölgeyi topluca terk etmiştir. Son yaşanan İzmir depreminde de Sığacık bölgesinde balık tutan bazı insanlar, balıkların deprem günü her zaman bulundukları alanda yer almadıklarını ifade etmiştir. Kaya kütlelerinin hareketi neticesinde sudaki değişimler, hayvanların reaksiyon göstermesine yol açabiliyor.
Yılanların davranışları da deprem öncesinde örnek olarak gösterilmektedir. Aslında bu durum pek çok sürüngen için de geçerli olsa da yılanların davranış değişimleri, daha çok ön planda. 1975 senesinde Çin’de ortaya çıkan bir depremden kısa bir süre önce yılanlar, uzun süredir yaşadıkları alanı toplu halde terk etmiş ve uzak bir bölgeye göç etmiştir. Hatta yılanların bu depremde kış uykularından kalktığı söylenmektedir. İngiltere’de kurbağaların deprem öncesindeki davranışlarının da incelendiği bir doktora tez dahi bulunuyor. Hayvanların depremle olan ilişkisi tüm dünyada büyük ilgi görmektedir; ancak bazı bilim insanları bu tip davranışsal durumların depremlerin önceden bilinmesi noktasında bir karşılığa sahip olmadığını savunmaktadır.