Akıl hastanelerinde kan donduran pek çok uygulamanın olduğunu bilsek de bunu somut olarak kanıtlamak pek kolay değil. Yakın zaman önce yapılan araştırmalar psikiyatri uzmanlarının hastaların rahatsızlıklarını tespit etme noktasında yeterli olmadığını gösterdi.
Akıl sağlığının yerinde olmadığı iddia edilen on binlerce kişi özellikle de geçmiş dönemde ne yazık ki tımarhanelerde ömür çürütmek zorunda kalmıştır. Bu psikolojik işkence akıl hastanelerinde bir de fiziksel şiddetle birleşebiliyor.
Gerçek Gazetecilik Örneği
1890’lü yılların önemli gazetecisi olan Nellie Bly, akıl hastanelerindeki gerçekleri göz önüne sermek adına büyük bir fedakarlık gerçekleştirdi. Bir bakıma Bly kendini bu deneyin başarılı olması adına feda etmişti. Bly’in bu cesur girişimi insanların bilinçlenmesi adına oldukça önemliydi. Akıl hastanelerindeki iç koşullara ışık tutmak, görünenin arkasını yansıtmak amacıyla Bly New York gazetesini temsilen bu işe soyundu. Hatta buradaki deneyimlerini daha sonraki yıllarda özel bir kitapta bir araya getirdi.
Profesyonel Bir Oyuncu Gibi Rolünü Oynadı
Akıl hastanesine yatabilmek için Bly’ın gerçek bir deli taklidi yapması gerekiyordu. Planın kusursuz işlemesi için bu konuda en ufak bir açık bırakmamalıydı. Bunu başarmak tahmin edileceği üzere hem çok zor hem de epey riskliydi. Ayna karşısında günler boyunca tıpkı bir role hazırlanır gibi deliliğe çalıştı. Uzun süre banyo yapmayarak daha gerçekçi bir görüntü yakaladı.
Kitapta Dikkat Çeken Kısımlar
O dönem kadın akıl hastaları öncelikle geçici olarak bir alanda tutuluyordu. Kadın Evi olarak adlandırılan bu evde başarılı bir performans gösterdi. Neyse ki korkulan şey olmadı ve Bly hekimleri deli olduğu konusunda kolayca ikna etmeyi başardı ve akıl hastanesine girmeyi başardı. Bly bu süreçte çok sayıda uzmanla konuştu ve testlere girdi. Her birini başarıyla atlattı ve akıl hastanesindeki macerasını başlattı. Nellie Bly akıl hastanesinde toplamda 10 gün kaldı. Orada gördüklerinden sonra gerçek anlamda akıl sağlığını korumakta zorlandı. Bly’ın kitabında da bahsettiği işkencelerden bazıları şu şekilde:
-
- Hastane içinde hastalar sürekli soğuğa maruz bırakılıyor. Bu nedenle hastalar sürekli battaniye istiyor; ancak kimsenin onları duyduğu yok
- Eğer kendilerine verilen talimatlara uyulmazsa kadınlar hırpalanıyor.
- Hastane içinde en ufak bir güvenlik tedbiri yok. Örneğin hastane içinde küçük bir bile yangın çıksa neredeyse kimsenin kurtuluşu yok. Bu durumda tek tek odalarından çıkarılmaları gerekir. Yoksa diri diri yanmak zorunda kalırlar.
- Bazı hastalar özel olarak tehlike arz ediyor. Bu tip hastalar özel bir alanda tutulmuyor. Bunlar burada iplerle bağlanıyor.
- Soğuk çay ve bayat ekmek buranın rutin yemekleri arasında. Hastanenin belki de en kötü tarafı yemekleri. Üstelik hastalar bu yemeği yemek zorunda, aksi takdirde yemedikleri için şiddete maruz kalıyorlar.
- Buz gibi suda banyo yapmak zorunda bırakılan kadınlar, ayrıca topluluk içinde soyunmak zorunda kalıyor. Bly banyo yaptığı esnada gerçek bir deliye büründüğünü söylüyor.
- Burada hiçbir hastanın belli bir şey okumasına izin verilmiyor. Bu nedenle sağlıklı bir bireyin bile birkaç gün içinde delirebileceğini belirtiyor.
Bly editörünün de yardımıyla bir şekilde hastaneden çıkartıldı. Hastanede gördüğü psikolojik ve fiziksel işkenceleri anlattığı kitabı büyük ses getirdi. Akıl hastanesi büyük bir soruşturmayla karşı karşıya kaldı. Bly’ın çalışmasından sonra iyileştirme çalışmaları yapıldı ve akıl hastanelerine ayrılan bütçelerde iyileştirme yapıldı.