İster yakınımız ya da dostumuz olsun, ister hiç tanımadığımız biri.
Yakınını kaybeden biriyle karşılaştığımızda ağzımızdan çıkan ilk cümle genellikle “Başın sağ olsun” oluyor.
Peki gerçekte bunun ne anlama geldiğini hiç düşündünüz mü? Başınız sağ olsun cümlesi en saf haliyle bir teselli cümlesidir. Ölüm gibi ağır bir olgu büyük bir acıyı miras bırakır.
Ölüm pek çok kişiyi olumsuz yönde etkilese de acının odak noktası her zaman kişinin en yakınlarıdır. Dolayısıyla ölen kişinin yakınlarıyla karşılaştığımızda bu acıyı dindirmek için onun yanında olduğumuzu hissettirmek isteriz. Çünkü biliriz ki acıları dindiren en önemli şey, onları olabildiğince paylaşabilmektir.
Başın sağ olsun şeklinde bir cümle kurulduğunda bunu “Ölen öldü, ama sizler sağ olun, ömrünüz uzun olsun” gibi algılarız. Fakat işin perde arkası hiç öyle değil. Başın sağ olsun üzerine düşünüldüğünde kaba ve acıyı pekiştiren bir cümledir. Çünkü dilimizde, gerçek anlamda başınız sağ olsun şeklinde bir deyim yoktur.
Bu dileğin orijinali başınız sağalsın şeklindedir. Baş eski Türkçede yara anlamına gelir. Başın sağ olsun şeklinde bir cümle kurduğumuzda “yaran sağ olsun” gibi tuhaf bir anlam çıkıyor. Deyimin özü, yukarıda da değindiğimiz gibi “başın sağalsın” şeklindedir. Bu deyim yaran sağalsın, iyileşsin manasına gelir. Zaman içinde ne yazık ki “başın sağalsın” deyimi “başın sağ olsun” a doğru evirilmiştir.
Elbette hiç kimse bunu gerçekten bilmediği için, art niyetsiz bir şekilde böyle bir dilekte bulunuluyor. Dilimizde daha bu şekilde anlamını bilmediğimiz; ancak yıllardır dilimizde yanlış şekilde yer etmiş sözcükler ve deyimler bulunuyor.